|
SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKİLAPLAR
1.SALTANAT’ın KALDIRILMASI (1 KASIM 1922)
Lozan Barış Antlaşması’na TBMM ve İstanbul Hükümeti’nin birlikte çağrılması saltanatın kaldırılmasını hızlandırmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk padişahlıkla halifeliği birbirinden ayırıp, siyasi iktidarı temsil eden saltanatın kaldırılması, halifeliğin ise devam etmesi şeklinde bir çözüm yolu bulmuştur. 1 Kasım 1922 yılında kabul edilen bir kanunla halifelik ve saltanat birbirinden ayrılarak saltanat kaldırılmıştır. Bunun üzerine Sultan Vahdettin padişahlık sıfatını kaybetmiş ve İngiltere’ye gitmiştir. Halifeliğin İngiltere tarafından kullanılmasının engellenmesi amacıyla Abdulmecit Efendi halife seçilmiştir.
[img=16x16]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Saltanatın Kaldırılma Sebepleri
ØSaltanat sisteminin milli egemenlik anlayışına ters düşmesi
Øİstanbul Hükümeti ve padişahın milli mücadele sırasındaki tutumları ile Türk milletine ters düşmeleri
ØBir ülkede iki hükümetin bulunmasının milli menfaatlerle bağdaşmaması
[img=16x16]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Saltanat’ın kaldırılmasının Sonuçları
ØOsmanlı Devleti hukuken sona erdi
Øİki başlı idareye kesin olarak son verildi. Güç tamamen TBMM’ye geçti.
ØTBMM hükümetinin Lozan görüşmelerine tek başına
ØSaltanatın kaldırılması laik sisteme geçişin ilk adımıdır.
ØTürkiye’de devlet başkanlığı sorunu ortaya çıkmış ve bu durum cumhuriyetin ilanını hızlandırmıştır.
2)ANKARA’nın Başkent Olması (13 Ekim 1923)
Mustafa Kemal ve temsil heyetinin 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelmeleri ile milli mücadelenin doğal merkezi Ankara olmuştur.
[img=13x13]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Ankara’nın başkent seçilme sebepleri
ØAnkara’nın Anadolu’nun iç kesimlerinde merkezi bir şehir olması
Øİstanbul’da bulunan saltanat yanlısı ortamdan uzak olma düşüncesi
ØLozan Antlaşması nedeniyle Türkiye’nin boğazlar üzerinde o dönemde tam denetim hakkının bulunmaması
ØAnkara’nın coğrafi ve stratejik olarak güvenli bir şehir olması
ØTBMM’nin burada açılması
ØMilli mücadele ile ilgili kararların burada alınması
3)CUMHURİYET’in İLANI (29 Ekim 1923)
Cumhuriyet: Halkın kendi kendini yönetmesi demektir. Halkın yönetime katılması demokrasinin vazgeçilmez ilkeleri arasındadır. Milli egemenlik ve demokrasinin uygulanması için en uygun ortam cumhuriyetle gerçekleşmiştir.
[img=13x13]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Cumhuriyet’in İlanının Sonuçları
ØMeclis Hükümeti sisteminden kabine sistemine geçilmiştir.
ØDevlet başkanlığı meselesi halledilmiştir.
ØYeni Türk Devleti’nin yönetim şekli tam ve açık olarak ortaya konmuştur.
Cumhuriyet kurulduktan sonra oluşturulan kabine sistemiyle
ØCumhurbaşkanı: Mustafa Kemal Atatürk
ØBaşbakan: İsmet İnönü
ØMeclis Başkanı: Ali Fethi Okyar olmuştur.
3.HALİFELİĞİN KALDIRILMASI (3 Mart 1924)
Halife: Hz. Muhammed’in vefatından sonra islam dünyasının liderliğini üstlenen devlet başkanlarına denir.
Halifelik Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethetmesinden sonra Osmanlılara geçmiştir. İlk Türk halife Yavuz Sultan Selim’dir.
[img=13x13]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Halifeliğin Kaldırılma Sebepleri
ØSaltanatın kaldırılmasından sonra halifelik makamının eski düzen yanlılarının sığındıkları ve güç aldıkları bir kurum haline gelmesi
ØCumhurbaşkanlığı makamının halkın gözünde ikinci plana düşme tehlikesi
ØHalife Abdulmecit’in bütün uyarılara rağmen devlet işlerine karışmaya kalkışması
ØLaik devlet düzenine geçilmek istenmesi
3 Mart 1924’te çıkarılan bir kanunla halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı hanedanının yurt dışına çıkarılması kabul edilmiştir. Bunun üzerine son halife Abdulmecit Efendi ve ailesi 4 Mart 1924’te yurt dışına gönderilmiştir.
[img=13x13]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Halifeliğin Kaldırılması’nın Sonuçları
ØCumhuriyet karşıtlarının güç aldığı en önemli kurum ortadan kaldırılmıştır.
ØDevletin üst düzeyindeki ikilik sona ermiştir.
ØLaik devlet düzeninin önündeki en büyük engel aşılmıştır.
4)ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ DENEMELERİ
[img=19x19]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Siyasi partilerin kurulma sebebi milli egemenliği sağlamak ve demokrasiyi gerçekleştirmektir.
[img=19x19]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Türkiye’de 1946 yılına kadar CHP (Cumhuriyet Halk Fırkası ) tek parti olarak varlığını sürdürmüştür.
[img=19x19]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
· Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’dır.
· İlk çok partili hayata geçiş denemesi bu partinin kurulmasıyla başlamıştır.
· Partiyi kuranlar: Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Rauf Orbay, Adnan Adıvar’dır.
· Parti programında “Dini inançlara saygılı” bir parti olduğunu belirtmiştir.
· Ekonomide Liberalizmi (serbest ekonomi) ve halk egemenliği benimsemiştir.
· Parti Şeyh Sait İsyanı nın çıkmasıyla Takrir-i sükûn Kanununa dayanarak 3 Haziran 1925 yılında kapatılmıştır. İsyana katılanlar İstiklal Mahkemelerinde cezalandırılmıştır. Bu olaylar yüzünden Türkiye’de çok partili hayata geçiş denemesinin ilki başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
[img=16x16]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Şeyh Sait İsyanı
· Rejime karşı çıkan ilk isyandır. İsyanı yönetenler halkın dini duygularını istismar ederek gerçek niyetlerini saklayıp “Din elden gidiyor” propagandası ile taraftar toplamıştır.
Şeyh Sait İsyanının Nedenleri
· İngiltere’nin Musul petrollerini elinde tutabilmek için Şeyh Sait’i kışkırtması
· Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın parti programında yer alan “Dini inançlara saygılı” ifadesinin cumhuriyet karşıtı kişileri cesaretlendirmesi
· Hilafet ve saltanat isteyenlerin eski düzeni geri getirmek istemeleri
· Bölgedeki toprak ağalarının geleneksel otoritelerini devam ettirmek istemeleri, cumhuriyet rejimini çıkarlarına aykırı görmeleri
[img=16x16]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi
· Cumhuriyete ve inkılaplara karşı olanlar siyasi yollardan ve isyanlarla hedeflerine ulaşamayınca Mustafa Kemal’i ortadan kaldırmayı planladılar.
· Mustafa Kemal’in İzmir’e bir gün geç gelmesi suikast planını bozdu. Suikastı gerçekleştirecek olan Ziya Hurşit ve arkadaşları yakalanarak İstiklal Mahkemelerinde yargılanarak cezalandırıldılar.
[img=19x19]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Serbest Cumhuriyet Fırkası
· Yakın arkadaşı Fethi Okyar’ın özel sohbetlerinde iktidarın bazı icraatlerini eleştirmesi Mustafa Kemal’in hoşuna gitmiş ve Fethi Okyar’dan bir siyasi parti kurarak düşüncelerini hayata geçirmesini istemiştir.
· Bu istek üzerine Fethi Okyar 12 Ağustos 1930 yılında Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurmuştur.
· Serbest Cumhuriyet Fırkası
üEkonomide liberalizmi savunmuştur.
üTek dereceli seçim sistemini benimsemiştir.
üKadınların siyasi haklarına önem vermiştir.
üİnkilaplara ve laikliğe bağlı kalmıştır.
· Partinin kurulmasından sonra rejim ve inkılap karşıtları bu partide toplanmaya başlamıştır. Bunun üzerine Fethi Okyar 17 Kasım 1930 yılında partisini kapatmıştır.
[img=16x16]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Kubilay Olayı (Menemen Olayı)
· Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılmasından sonra 23 Aralık 1930 yılında Manisa’dan Menemen’e geldikleri tahmin edilen Derviş Mehmet ve adamları Atatürk inkılaplarına ve Cumhuriyet’e karşı bir ayaklanma başlatmıştır.
· İsyanı bastırmakla görevli Asteğmen Kubilay isyan sırasında hayatını kaybetmiştir.
EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKİLAPLAR
a)Tevhid-i Tedrisat Kanunu ( Öğretimin Birleştirilmesi Kanunu)
(3 Mart 1924)
· Medreseler kaldırıldı. Ülkedeki yabancı okullar da Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı.
· Karma eğitim sistemine geçildi.
· İlköğretim zorunlu hale getirildi.
b)Harf İnkilabı (1 Kaım 1928)
· Osmanlı Devleti zamanında Arap alfabesi kullanılmıştır. Ancak Arap alfabesi ile yazma ve okumada çıkan sorunlar Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde bu alfabe ile ilgili düzenleme çalışmalarını gündeme getirmiştir. Bunun için 1 Kasım 1928 yılında Latin alfabesi getirilmiştir.
· Latin alfabesinin getirilme sebepleri
üEski harflerle okuma yazmanın çok geç ve zor öğrenilmesi
üBirçok kelimenin bir yazım kuralına bağlı olmadan farklı şekillerde yazılması
üEski harflerle okuma yazmanın zor olduğu gerekçesiyle yabancıların Türkçe öğrenmek istemedikleri
üÖğrenim görmüş kişilerin bile bazı kelimeleri yanlış okuması’dır.
· 24 Kasım 1928 yılında Atatürk’e baş öğretmen ünvanı verilmiştir. 24 Kasım günü Öğretmenler Günü olarak kutlanır.
· 1 Ocak 1929 tarihinde halkın Latin alfabesini öğrenmesi için Millet Mektepleri açılmıştır.
c)Üniversite Reformu (1 Ağustos 1933)
· 1900 yılında “Darülfünun Üniversitesinin inkılaplara destek vermemesi hatta bazı hocaların inkılaplar aleyhinde tavır almaları bu üniversitede bazı yeniliklerin yapılmasını zorunlu kılmıştır.
· Bu nedenlerle 1 Ağustos 1933 yılında çıkarılan kanunla Darülfünun kaldırılmış ve yerine İstanbul Üniversitesi kurulmuştur.
d)Türk Dil Kurumu Ve Türk Tarih Kurumu’nun Kurulması (1931-1932)
· Türk dilinin zenginleşmesi, sadeleştirilmesi, yabancı dillerin etkisinden kurtarılması için 12 Temmuz 1932 yılında Türk Dil Kurumu kurulmuştur.
· Türk tarihinin geçmişi Orta Asya’ya dayanır. Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletleri, Türklerin İslamiyet’e geçişi, İlk Müslüman Türk devletleri, Anadolu’da kurulan Türk İslam devletleri, Selçuklular, Osmanlılar gibi devletleri yani Türk tarihinin belgelere dayandırarak araştırılması için 15 Nisan 1931 yılında Türk Tarih Kurumu kurulmuştur.
· Tarih, coğrafya ve dil alanında bilim adamları yetiştirmek için Ankara’da Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi kurulmuştur.
SOSYAL ALANDA YAPILAN İNKİLAPLAR
a)Kılık Kıyafet Kabulü
· Türk Milletini medenileştirmek ve çağdaşlaştırmak için fes kaldırılmış, şapka getirilmiştir. Atatürk Kastamonu gezisinde halkı şapkayla karşılamıştır. 25 Kasım 1925 yılında TBMM’de “Şapka Giyilmesi Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. Bu kanunla birlikte din adamları dışında cübbe ve sarık kullanılması yasaklanmıştır. 3 Aralık 1934 tarihinde de din adamlarının da bu kıyafetleri yalnızca ibadet alanlarında giymesi kararlaştırılmıştır.
b)Tekke ve zaviyelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Tekke ve zaviyeler gerçek amaçlarından uzaklaşmaları, cumhuriyetin gerçekleştirdiği inkılaplara karşı olmaları ve bu kurumların halk üzerindeki etkisi göz önünde bulundurularak 30 Kasım 1925 tarihinde kapatılmıştır.
c)Takvim ve Saatin Değiştirilmesi
· Osmanlı Devleti’nde kullanılan saat, takvim ve ölçüler Avrupa devletlerinden farklıydı. Bu farklılık ticari ve resmi ilişkileri zorlaştırıyor, bazı karışıklıklara neden oluyordu.
· Bu nedenle 1 Ocak 1926 yılında hicri ve Rumi takvim yerine Miladi takvim kabul edildi.
· 1 Nisan 1931’den itibaren milletlerarası uzunluk ve ağırlık ölçüleri kullanılmaya başlanmıştır. Arşın, endaze, kulaç yerine metre (m), okka, kantar yerine kilogram (kg) getirilmiştir.
d)Soyadı Kanunu (27 Kasım 1934)
· Toplumda bazı unvan ve lakaplar kullanılması başta resmi işlemler olmak üzere bazı alanlarda çeşitli karışıklıklara neden oluyordu. Ayrıca halk arasında eşitsizliğe yol açıyordu. Kişiler için kullanılan bazı lakaplar kişileri aşağılayıcı nitelikler taşıması nedeniyle toplumda hoş karşılanmayacak ilişkilerin yaşanmasına neden olmuştur. Ayrıca bazı ünvanların kullanılması da kişileri toplumda ayrıcalıklı konuma getiriyordu.
· 24 Kasım 1934 yılında Mustafa Kemal’e Atatürk soyadı verilmesi kararlaştırılmıştır.
· Soyadı Kanunu 27 Kasım 1934 tarihinde kabul edilmiştir.
e)Kadın Hakları
(1926) Medeni Kanun (Sosyal Haklar)
(Halkçılık ilkesiyle ilişkilidir.)
Siyasi Haklar (cumhuriyetçilik ilkesiyle ilişkilidir.)
Tek eşle evlilik hükmü getirilerek erkeklerin birden fazla kadınla evlenmeleri yasaklanmıştır.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.
Bu kanunla boşanma, miras gibi konularda kadın erkek eşitliği sağlanmıştır.
[img=47x25]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image002.png[/img]1930 belediye seçimlerine katılma hakkı
Medeni Kanun Halkçılık ilkesiyle ilişkilidir.
1933 [img=45x22]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image004.png[/img]muhtarlık seçimlerine katılma hakkı
1934 [img=45x22]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image006.png[/img] milletvekili seçimlerine katılma hakkı
Dünya’da kadına seçme ve seçilme hakkının verildiği ilk ülkelerden biri Türkiye’dir. Kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmelerinin ardından yapılan ilk genel seçimde (1935) 18 kadın milletvekili TBMM’ye girmiştir.
f) Spor- Sağlık- Sanat Alanında Yapılan İnkılaplar
Spor Alanı
· Spor alanında yapılan ilk önemli yenilik 16 Ocak 1923 yılında “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kamu yararına çalışan bir dernek kabul edilmesidir.
· Atatürk’ün Samsun’a çıktığı gün olan 19 Mayıs günü 1938 yılında “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kabul edilmiştir.
· 1938 yılında “Beden Terbiyesi Kanunu” kabul edilmiştir.
Sağlık Alanı
· Ankara’da Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kurulması,
· Numune Hastanelerinin kurulması,
· Tıp talebe yurtlarının açılması,
· Doktor yetiştirmeye önem verilmesi
Sanat Alanı
· 1924 yılında Ankara Musiki Muallim Mektebi’nin (Müzik Öğretmeni Okulu) açılması
· 1936 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’nın açılması,
· 1934 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları’nın açılması,
· 1937 yılında Resim ve Heykel Müzesi’nin açılması
NOT: Atatürk sanatı seven, sanatçıya değer veren ve onları destekleyen bir devlet adamıdır. Sanatın bir toplumun ilerlemesindeki öneminin bilincinde olan Atatürk, bunu şu sözlerle ifade etmiştir. “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”
EKONOMİ ALANINDA YAPILAN İNKİLAPLAR (Ekonomi alanında yapılan tüm inkılaplar Devletçilik ilkesiyle ilişkilidir.)
a)İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat - 4 Mart 1923)
· Bu kongrede ülkenin ekonomik sorunları görüşülmüştür. İzmir’de toplandığı için bu isimle anılan kongre Lozan Konferansı’nın kesintiye uğradığı bir dönemde 17 Şubat – 4 mart 1923 tarihleri arasında toplanmıştır. Kongre sonucunda Misak-ı İktisadi Kararları alınmıştır.
· Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkan Türk halkı yokluk içinde bulunduğu için devletin ekonomide belirleyici rol oynamıştır. Bu durum Ekonomi Bakanı Esat Bozkurt tarafından “Yeni Türkiye karma bir ekonomi izlemelidir. Ekonomik teşebbüsleri kısmen devlet ve kısmen kişiler üzerine almalıdır. Çünkü memleketimizin ekonomik durumu bunu gerektiriyor.” Denilerek belirtilmiştir.
· Bu ekonomi modeline devletçilik denilmiştir.
· Devletçilik: ülkenin ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün yetersiz kaldığı ya da milli menfaatlerin gerekli kıldığı alanlarda devletin yatırım yapması anlamına gelmektedir.
İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda
ü1925’te aşar vergisi kaldırılmıştır. (Halkçılık ve devletçilik ilkeleriyle ilişkilidir.)
ü1925’te Sanayi ve Maadin Bankası açılmıştır. (1933’te Sümerbank adını almıştır.)
ü1926’da Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmıştır.
ü1927’de Yüksek Ziraat ve Yüksek Baytar Mektepleri kurulmuştur.
ü1929’da Ziraai Kredi Kooperatifleri Kanunu çıkarılmıştır.
ü1929’da topraksız çiftçiye Toprak Verilmesi Hakkında Kanun çıkarılmıştır.
ü1933’te Birinci Beş yıllık Kalkınma Planı kabul edilmiştir.
ü1939’da Karabük’te Demir – Çelik Fabrikası açılmıştır.
ü1924’te İş Bankası’nın kurulmuştur.
ü1926’da Uşakta Şeker Fabrikası kurulmuştur.
üMaden Tetkik ve Arama (MTA) Enstitüsünün kurulması,
üBazı yabancı yatırımların satın alınmıştır.
[img=19x19]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Ekonomi alanında yapılan bu yenilikler milli ekonominin gelişmesi açısından ülkeye önemli katkılar sağlamıştır.
b)Kabotaj Kanunu (1 Temmuz 1926)
· Ülkede ekonomiyi canlandırmak amacıyla yapılan bir diğer yenilik de 1 Temmuz 1926 yılında Kabotaj Kanunu’nun kabul edilmesi olmuştur.
· Bu kanunla Türk kara sularında gemi işletme hakkı yalnızca Türkiye’ye ait olmuştur.
HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKİLAPLAR
a)Teşkilat-ı Esasiye (1921 Anayasası) (Cumhuriyetçilik ilkesiyle ilişkilidir.)
· 23 Nisan 1920’de milli egemenliğe dayalı yeni bir Türk devleti kurulmuştur. Ancak bu devletin ilk anayasası 20 Ocak 1921 (Teşkilat-ı Esasiye) anayasasıdır. Bu anayasa 1. İnönü Savaşından sonra kabul edilmiştir.
· Bu anayasa savaş gibi olağanüstü bir dönemde hazırlanmış kısa ve öz bir anayasadır.
· Bu anayasada;
üEgemenlik kayıtsız şartsız milletindir,
üYürütme gücü ve yasama yetkisi milletin tek ve gerçek temsilcisi olan TBMM’ye aittir.
üMeclisin üstünde hiçbir güç ve kuvvet yoktur.
şeklinde kararlar alınmıştır.
NOT: 1921 Anayasası’nda devletin şekliyle ilgili bir hüküm yoktur.
b)1924 Anayasası
· 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in kurulmasıyla 1921 Anayasası’na “ Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.” Maddesi eklenerek devletin şekliyle ilgili eksiklik giderilmiştir.
· 1923 yılında cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra ortaya çıkan ihtiyaçlar yeni bir anayasa hazırlanmasını zorunlu kılmıştır. Bu nedenle TBMM’de bir komisyon kurulmuş ve bu komisyonun hazırladığı anayasa tasarısı 20 Nisan 1924’te kabul edilmiştir. Bu anayasa bazı değişikliklerle 1960 yılına kadar yürürlükte kalmıştır.
c)Medeni Kanun (1926)
· Bu kanunla toplumsal (sosyal) alanda kadın – erkek eşitliği sağlanmıştır.
ATATÜRKÇÜLÜK
· Türkiye Cumhuriyetinin temeli Atatürkçü düşünce sisteminin temeline dayanır.
· “ Efendiler, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve biçimi ile uygar bir toplum durumuna ulaştırmaktır.” Atatürk’ün bu sözünden Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş, medeni, akılcı, ilerleyen bir toplum haline getirmek istediğini anlıyoruz.
· Atatürk’ün düşünce sisteminin oluşmasında
üFransız İhtilali
üSanayi İnkilabı,
üOsmanlı Devleti’nin genel durumu
üTrablusgarp Savaşı
üBalkan Savaşları
ü1. Dünya Savaşı etkili olmuştur.
· Atatürk Türkiye’yi yabancı devletlerin baskısından kurtarıp, bağımsız bir devlet haline getirmek için “ Ya istiklal Ya ölüm” parolasıyla Türk halkını Kurtuluş Savaşı’na çağırmıştır. Sömürgecilik sistemine karşı çıkmıştır. Ülke yönetiminde milletin egemenliğine önem vermiş bunun için TBMM’yi kurmuştur. Yeni kurulan devletin rejimini Cumhuriyet olarak belirlemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasından sonra devleti muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak, çağdaşlaştırmak, uygar bir hale getirmek için sosyal, siyasi, eğitim, hukuk gibi birçok alanda inkılaplar yapmıştır.
· Atatürk’ün düşünce sisteminin oluşmasında okuduğu kitapların, Türk ve Avrupalı düşünürlerin de önemli etkisi vardır. (yabancı düşünürler: Jean-jeacgues Rousseau, Montesquieu, Voltaire)
· Türk düşünürler
ü Atatürk’ta vatan ve özgürlük kavramlarının oluşmasında Namık Kemal,
üToplumsal ve inkılapçı görüşlerin oluşmasında Şehbenderzade Ahmet Hilmi,
üLaik düşünce konusunda Abdullah Cevdet etkili olmuştur.
üTürk milliyetçiliği fikrinin oluşmasında ve eğitim konusunda Atatürk’ün en çok etkilendiği düşünür Ziya Gökalp’tir.
üBunların yanında Tevfik Fikret, Yahya Kemal, Mehmet Emin Yurdakul ve Faruk Nafiz Çamlıbel de Atatürk’ün sevdiği ve etkilendiği şairlerdir.
[img=19x19]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Atatürkçülük: Her türlü dogmatik unsurdan ayrılmış akılcı bir dünya görüşüdür. Sorunlar karşısında aklın ve ilmin rehberliğini kabul eden bu çağdaş görüş, milletimizi daima iyiye, doğruya ve yararlıya yöneltmiş bir görüştür. Atatürkçü görüşte Atatürk ilkeleri Atatürk inkılaplarına temel oluşturan, onlara ruh veren fikir ve düşüncelerdir. Bu ilkeler Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine kısa en kısa zamanda ulaştırabilmek için aklın ve mantığın çizdiği yollardır.
[img=19x19]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Atatürk “Biz kimsenin düşmanı değiliz, yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız!” diyerek insanlık sevgisini (hümanizm) vurgulamıştır.
[img=19x19]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Atatürk Milliyetçiliği: Atatürk, kendisini Türk hisseden herkesi Türk kabul etmiştir. Irkçılığı dışlayan Atatürk milliyetçiliği bütünleştirici, birleştirici, ülkede milli birliği temin edici bir milliyetçiliktir. “Ne mutlu Türküm diyene!” sözüyle milli bilinci pekiştirmiştir.
[img=16x16]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Atatürkçü düşünce sistemi
· Dogmatik değil, akılcıdır.
· Amacı milleti iyiye, doğruya yöneltmektir.
· Amacı Türk milletini çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkarmaktır.
· Milliyetçidir ancak bu milliyetçilik ırkçılığa dayanmayan bir kültür milliyetçiliğidir.
· İnsan sevgisini esas almaktadır.
· Vatanseverdir.
· Barışçıdır, zorunlu olmadıkça savaşa karşıdır.
[img=16x16]file:///C:/Users/ASUS/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif[/img] Atatürkçü düşünce sisteminin temel esasları
· Özgürlük ve bağımsızlık
· Türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmak
· Milli egemenlik
· Vatan ve millet sevgisi
· Milli kültürün geliştirilmesi
· Türk Dil kurumunun kurulmasıyla Türkçeye önem vermesi
· Milli tarih bilinci
· Milli birlik ve beraberlik içinde milletimizi çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmak
ATATÜRK İLKELERİ
1)Cumhuriyetçilik
· Halkın kendi kendini yönetmesi anlamına gelen Cumhuriyet, Türk milletinin karakterine en uygun idare şeklidir.
· Cumhuriyet’le birlikte Türk halkı bir çok kazanım elde etmiştir. Bu kazanımlar şunlardır:
üYasalar önünde herkes eşit kabul edilmiştir.
üEgemenlik hakkı milletin olmuştur.
üÜlkeyi yönetenler seçimle iş başına gelmiştir.
üHerkes seçimlerde aday olma ve seçme hakkına sahip olmuştur.
üYasalar halkın seçtiği vekillerden oluşan meclis tarafından yapılmaktadır.
üİnsan hakları gibi kavramlar siyasi yaşama yerleşmiştir.
· Cumhuriyetçilik ilkesiyle ilgili olan inkılaplar:
üTBMM’nin açılması (23 Nisan 1920)
üSaltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)
üCumhuriyet’in ilanı (29 Ekim 1923)
üÇok partili hayata geçiş denemeleri
§ Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
§ Serbest Cumhuriyet Fırkası (12 Ağustos 1930)
üKadınlara verilen siyasal haklar
§ 1930 (belediye seçimlerine katılma hakkı)
§ 1933 (muhtar seçimlerine katılma hakkı)
§ 1934 (milletvekili seçimlerine katılma hakkı)
ü1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye) “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”
ü1924 Anayasası “Devletin yönetim şekli Cumhuriyet olarak belirlenmiştir.”
2)Milliyetçilik
· Türk kültürü etrafında birleşmiş güçlü bir millet oluşturmayı amaç edinen ilkedir. Bu ilkeye göre her birey ait olduğu milletin varlığını devam ettirebilmesi için milli özelliklerine sahip çıkmalıdır.
· Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı ırkçılığa dayanmaz. Bunu onun şu sözünde görmek mümkündür.
“Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır.”
· Atatürk’ün milliyetçilik düşüncesi bir arada yaşamanın güzelliğini vurgulamaktadır.
· Milliyetçilikle ilgili inkılaplar
üTürk Tarih Kurumu (15 Nisan 1931)
üTürk Dil Kurumu (12 Temmuz 1932)
üDil-Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin açılması
üKabotaj Kanunu
üİstiklal Marşı’nın kabul edilmesi
3)Halkçılık
· Halkın Bütün fert ve gruplarının devletin imkanlarından eşit şekilde yararlanmasını savunmaya halkçılık denir.
· Halkçılığa göre bütün bireyler kanun karşısında eşit hak ve sorumluluklara sahiptir.
· Atatürk’ün milli egemenlik anlayışı cumhuriyetçilik ilkesi ile birlikte halkçılık ilkesi ile de doğrudan ilgilidir.
· Atatürkçü Düşünce Sistemi içinde halkçılık halkın sosyal sınıflara bölünmesini reddeden, bireylerin sınıf farklılığına tabii tutulmasını engelleyen bir ilkedir. Halkçılık demokrasinin uygulanabilmesi için gerekli bir ilkedir. Çünkü bireylerin demokrasinin nimetlerinden yararlanabilmeleri için kanun önünde eşit haklara sahip olmaları gerekir.
· Halkçılıkla ilgili olan inkılaplar:
üSoyadı Kanunu (1934) “halk arasında sınıf ayrımını ifade eden unvan ve lakaplar kaldırıldı.
üAşar Vergisinin kaldırılması (1925) “Müslüman çiftçiden alınan aşar vergisi kaldırılınca Müslüman çiftçi ve gayrimüslim çiftçi arasındaki eşitsizlik ortadan kalktı.
üMedeni Kanunun Kabulü (1926) “Kadın erkek eşitliği sağlandı.”
4)Devletçilik
· Türk milletinin Milli Mücadele’den sonra içinde bulunduğu durum nedeniyle uygulamaya konulan ekonomik politika devletçiliktir.
· Devletçilik sermaye azlığı nedeniyle özel teşebbüsün yapamadığı yatırımların devlet tarafından yapılmasıdır.
· Kurtuluş Savaşı’ndan halkın sahip olduğu kaynakları bağımsızlık yolunda yapılan Milli Mücadele’ye aktarması özel teşebbüs için gerekli olan sermayenin de tükenmesine neden olmuştur. Bu durumda halkın yatırım yapmasına imkan görünmemektedir.
· 1923’te yapılan İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlara paralel olarak 1931 yılında devletçilik ilkesi kabul edilmiş ve bu ilke 1. Beş Yıllık Sanayi Planı ile uygulamaya konulmuştur.
· Mustafa Kemal İzmir İktisat Kongresi’nde “Türk tarihi incelenirse gerileme ve çöküntü nedenlerinin iktisadi sorunlara bağlı olduğu görülür. Kazanılmış zaferlerin ve başarısızlıkların tümü iktisadi durumla ilgilidir. Milletimiz düşman ordularını mahvetmiştir. Tam bağımsızlık için şu kural vardır: Milli egemenlik, mali egemenlikle desteklenmelidir. Bizleri bu hedefe götürecek tek kuvvet ekonomidir.” Diyerek bağımsızlığın kazanılmasında ekonominin öneminden bahsetmiştir.
· Devletçilik ilkesinde temel amaç yurtta yatırımların artmasıdır. Bunun için şahıs ya da devlet ayrımı yapılmadan yatırımların teşvik edilmesi esastır. Devletçilik ilkesinde zorunlu olmadıkça piyasaların serbestliğine karışılmaz. Devlet ancak ekonomiyi ayakta tutabilmek için şahıs yatırımlarının yetersiz kaldığı durumlarda piyasalara müdahale edebilir.
· Devletçiliğin iki temel hedefi vardır: Ekonomik bağımsızlık ve hızlı kalkınma.
· Devletçilikle ilgili inkılaplar:
üİzmir İktisat Kongresi (17 Şubat-4 Mart 1923)
ü1925’te aşar vergisi kaldırılmıştır. (Halkçılık ve devletçilik ilkeleriyle ilişkilidir.)
ü1925’te Sanayi ve Maadin Bankası açılmıştır. (1933’te Sümerbank adını almıştır.)
ü1926’da Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmıştır.
ü1927’de Yüksek Ziraat ve Yüksek Baytar Mektepleri kurulmuştur.
ü1929’da Ziraai Kredi Kooperatifleri Kanunu çıkarılmıştır.
ü1929’da topraksız çiftçiye Toprak Verilmesi Hakkında Kanun çıkarılmıştır.
ü1933’te Birinci Beş yıllık Kalkınma Planı kabul edilmiştir.
ü1939’da Karabük’te Demir – Çelik Fabrikası açılmıştır.
ü1924’te İş Bankası’nın kurulmuştur.
ü1926’da Uşakta Şeker Fabrikası kurulmuştur.
üMaden Tetkik ve Arama (MTA) Enstitüsünün kurulması,
üBazı yabancı yatırımların satın alınmıştır.
ü Kabotaj Kanunu (1 Temmuz 1926) “Türk kara sularında gemi işletme hakkı yalnızca Türkiye’ye ait olmuştur.”
5)Laiklik
· Laiklik: din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Aynı zamanda laiklik tüm vatandaşların din ve vicdan özgürlüklerinin devlet tarafından korunması demektir.
· Laik devletlerde
üDevletin resmi bir dini yoktur. Bu nedenle anayasa ve yasalar din kurallarına göre belirlenmez.
üDevlet tüm dinlere karşı tarafsızdır. Bu nedenle bir dinin vatandaşları diğer dine mensup vatandaşlardan farklı hak ve sorumluluklara sahip değildir.
üÜlkede mezhep çatışmalarına izin verilmez.
üKimse inanç ve düşüncelerinden dolayı kınanamaz, inanç ve düşüncelerine aykırı etmeye zorlanamaz.
· Laiklikle ilgili inkılaplar şunlardır:
üHalifelik kaldırılmıştır. (3 Mart 1924)
üŞeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırılmış. Din adamları siyasetin dışında bırakılmıştır.(3 Mart 1924)
üTevhid-i Tedrisat Kanunu ile bütün eğitim kurumları tek çatı altında birleştirilmiş, eğitim kurumları laik eğitim anlayışına göre düzenlenmiştir. (3 Mart 1924)
üMedeni Kanun kabul edilerek dine dayalı Mecelle Kanunu kaldırılmıştır. (1926)
üTekke ve zaviyeler kapatılmıştır.(30 Kasım 1925)
ü1924 Anayasası’nda kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin dini islamdır.” Sözü 1928 yılında Anayasa’dan çıkarılmıştır.
6)İnkilapçılık
· Bir devletin eskiyen, toplumun ihtiyaçlarına cevap vermeyen kurumlarının değiştirilmesine ya da kaldırılmasına bu kurumların yerine yenilerin kurulmasına inkılap; bu durumun gerekli görüldüğü zamanlarda yapılması gerektiğinin savunulmasına da inkılapçılık denir.
· İnkilapçılık, Atatürkçü Düşünce Sisteminin bilimsel ve akılcı olduğunun en önemli kanıtıdır. Çünkü eskiyen kurumların yenilenmesi bilimselliğin bir gereğidir.
· Atatürk inkılap kavramını Türk milletini geri bırakmış olan kurumların yerine çağdaşlığın gereklerine göre ilerlemeyi sağlayacak yeni kurumlar kurmak şeklinde tanımlamıştır. Bununla birlikte yenileşmeyi gerçekleştirirken milli benliğin korunmasına da önem vermiştir. Aynı şekilde kendi düşünce sistemi olan Atatürkçülüğün özünü kültürel değerlerine ve geleneklerine son derece bağlı ama her türlü yeniliğe sonuna kadar açık bireyler yetiştirmeye dayandırmıştır. Böylece milliyetçilik ile medeniyetçiliği birleştirmiş ve konuyla ilgili düşüncelerini “Biz kendi benliğimiz içinde ve kendi mizaç ve tabiatımızla ilerliyoruz ve ilerleyeceğiz” sözüyle dile getirmiştir.
7)Milli Güç Unsurları
“Harp, muharabe,nihayet meydan muharabesi, yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir, milletlerin çarpışmasıdır. Meydan muharabesi, milletlerin bütün mevcudiyetleriyle, ilim ve teknik sahasındaki seviyeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle, özetle bütün maddi ve manevi kudret ve faziletleriyle ve her türlü vasıtalarıyla çarpıştığı bir imtihan sahasıdır.”
[b][i][size=large] Atatürk bu sözüyle milletleri savaş meydanlarında zafere ulaştıran gücün yalnızca askeri güç olmadığını, diğer milli güç unsurlarının da kazanılan başarılarda payı olduğunu anlatma
|