SosyalBank.Org - Bireyleriyle Sosyal, Bilgileriyle Güçlü Toplum
Hoşgeldiniz
Ziyaretçi. Kayıt Ol !
Üye Giriş
MesutHayat Avatar

Hoş Geldiniz!

Merhaba



Forum İstatistikleri
Son Mesajlar
Konu Tarih, zaman  Yazar Son Mesaj Forum
  8. Sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Ara ... 21/04, 22:03 Metin Özdamarlar CALİM Ara Tatil Diet Çikolatası...
  2025 LGS T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Denem... 14/04, 21:45 Metin Özdamarlar sosyalci4232 2025 LGS T.C. İnkılap Tar...
  5.sınıf: Yaşadığım ildeki ekonomik faaliyetler sun... 14/04, 20:16 engindemirci engindemirci 5. Sınıf
  7. Sınıf Sosyal Bilgiler 6. Ünite: Yaşayan Demokra... 14/04, 19:37 mustafakarakus Gzii Ders Notları
  2024 LGS Soru Tahmin Kitapçığı 13/04, 18:21 Metin Özdamarlar sevda.bektas LGS Soru Tahmin Kitapçıkl...
  2025 5. sınıf Sosyal Bilgiler Bursluluk Denemeleri... 10/04, 18:41 Metin Özdamarlar Metin Özdamarlar Maarif Modeli Bursluluk S...
  5. Sınıf Sosyal Bilgiler 6. Öğrenme Alanı Bulmaca-... 08/04, 09:40 mustafakarakus mustafakarakus Ders Notları
  5. Sınıf Sosyal Bilgiler 6. Öğrenme Alanı Teknoloj... 07/04, 17:20 mustafakarakus mustafakarakus Ders Notları
  5.sınıf: Bütçemi planlıyorum sunusu 07/04, 00:00 engindemirci engindemirci 5. Sınıf
  8. Sınıf İnkılap Tarihi 6. Ünite: Atatürk Dönemi T... 05/04, 20:22 mustafakarakus mustafakarakus Ders Notları
  5. Sınıf Sosyal Bilgiler Ara Tatil Diet Çikolatası... 24/03, 20:24 Metin Özdamarlar Ahmet Gençer Ara Tatil Diet Çikolatası...
  6. Sınıf Sosyal Bilgiler 6. Ünite Kavramlar Sözlüğ... 19/03, 12:41 mustafakarakus mustafakarakus Ders Notları
  5. Sınıf Sosyal Bilgiler 5. Öğrenme Alanı Beceri T... 18/03, 13:04 mustafakarakus mustafakarakus Ünite Testleri
  5. Sınıf Sosyal Bilgiler 5. Öğrenme Alanı Testi PD... 14/03, 15:13 mustafakarakus mustafakarakus Ünite Testleri
  5.sınıf: Kaynaklarımızın Verimli Kullanımı slaytı 12/03, 20:53 engindemirci engindemirci 5. Sınıf
En İyi Yorumcu
Metin Özdamarlar 576
mustafakarakus 419
MERSİNLİ3325 290
engindemirci 277
M.ASLAN 180
35bp47 156
bolat 153
Yeni Üyeler
Mlkdurmuş Bugün
Mamoste Paşa Dün
Hum.hum.123 Dün
zeynep.içli Dün
Kübra Taner Dün
eceturkeer Dün
mustafa2658 20 04


Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 45,961
» Son Üye: Mlkdurmuş
» Toplam Konular: 3,769
» Toplam Yorumlar: 12,974

Detaylı İstatistikler

Son Aktiviteler
8. Sınıf T.C. İnkılap Ta...
Forum: Ara Tatil Diet Çikolatası Denemeleri (2025)
Son Yorum: CALİM
Dün, 22:03
» Yorumlar: 7
» Okunma: 12,848
2025 LGS T.C. İnkılap Tar...
Forum: 2025 LGS T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Denemeleri
Son Yorum: sosyalci4232
14/04/2025, 21:45
» Yorumlar: 7
» Okunma: 5,070
5.sınıf: Yaşadığım ildeki...
Forum: 5. Sınıf
Son Yorum: engindemirci
14/04/2025, 20:16
» Yorumlar: 0
» Okunma: 223
7. Sınıf Sosyal Bilgiler ...
Forum: Ders Notları
Son Yorum: Gzii
14/04/2025, 19:37
» Yorumlar: 1
» Okunma: 193
2024 LGS Soru Tahmin Kita...
Forum: LGS Soru Tahmin Kitapçıkları
Son Yorum: sevda.bektas
13/04/2025, 18:21
» Yorumlar: 4
» Okunma: 8,538
2025 5. sınıf Sosyal Bilg...
Forum: Maarif Modeli Bursluluk Sınavı Denemeleri
Son Yorum: Metin Özdamarlar
10/04/2025, 18:41
» Yorumlar: 0
» Okunma: 11,263
5. Sınıf Sosyal Bilgiler ...
Forum: Ders Notları
Son Yorum: mustafakarakus
08/04/2025, 09:40
» Yorumlar: 0
» Okunma: 179
5. Sınıf Sosyal Bilgiler ...
Forum: Ders Notları
Son Yorum: mustafakarakus
07/04/2025, 17:20
» Yorumlar: 0
» Okunma: 115
5.sınıf: Bütçemi planlıyo...
Forum: 5. Sınıf
Son Yorum: engindemirci
07/04/2025, 00:00
» Yorumlar: 0
» Okunma: 255
8. Sınıf İnkılap Tarihi 6...
Forum: Ders Notları
Son Yorum: mustafakarakus
05/04/2025, 20:22
» Yorumlar: 0
» Okunma: 250

 
  7.5.1 ÜRETİM VE YÖNETİMİN TEMELİ TOPRAK KAZANIM TESTİ
Yazar: kasaturex - 21/03/2021, 06:34 - Forum: Konu Kazanım Testleri - Yorumlar (1)


Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.

CEVAPLAR EKLENMİŞTİR

Devamını Oku..
Bu konuyu yazdır

  5.5.1 YAŞADIĞIM YERDEKİ EKONOMİK FAALİYETLER KAZANIM TESTİ
Yazar: kasaturex - 21/03/2021, 06:30 - Forum: Konu Kazanım Testleri - Yorum Yok


Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.

CEVAPLAR EKLENMİŞTİR

Devamını Oku..
Bu konuyu yazdır

  6.5.3 YATIRIM VE PAZARLAMA KAZANIM TESTİ
Yazar: kasaturex - 21/03/2021, 06:27 - Forum: Konu Kazanım Testleri - Yorum Yok


Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
.pdf   
  • Boyut: 1.17 MB
  • İndirme Sayısı: 441


  • CEVAPLAR EKLENMİŞTİR.

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      6. Sınıf 5.Ünite: Üretim, Dağıtım, Tüketim Test Soruları ve Cevap Anahtarı + PDF
    Yazar: mustafakarakus - 18/03/2021, 22:43 - Forum: Konu Kazanım Testleri - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .pdf   
  • Boyut: 611.38 KB
  • İndirme Sayısı: 112


  • 6. Sınıf 5.Ünite: Üretim, Dağıtım, Tüketim Test soruları ektedir.

    Dosya içinde soruların çözüm videosu mevcuttur.

    Güle güle kullanın.

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

    Star Atatürk'ün Çocukluk Anısı: Karga Peşinde
    Yazar: Serdar Yıldırım - 16/03/2021, 20:17 - Forum: Değerler Eğitimi - Yorumlar (1)

    ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI - KARGA PEŞİNDE   
    Mustafa, annesi ve kız kardeşi ile birlikte dayısının çiftliğine gitti. Akşamüstü çiftliğe vardıklarında dayısı onları çok candan bir şekilde karşıladı. Hal-hatır sormalardan, iltifatlardan sonra akşam yemeği yendi. Yemekten sonra bir saat kadar daha sohbet edildi ve ardından geceyi geçirmek üzere odalarına çekildiler.

    Ertesi sabah sabahın erken saatlerinde dayısı Mustafa’ya çiftliğin her tarafını gezdirip gösterdi. Öğle vaktine doğru bakla tarlasına gittiler. Tarlanın kenarına geldiklerinde dayısı parmağı ile tarlasındaki tohumları yemekte olan kargaları işaret ederek: “ Bak Mustafa, şu kargaları görüyor musun? İşte bunlar bizim baş düşmanımız. Ben uğraşayım, çalışayım, onlar gelsinler tohumları yesin bitirsinler. Oh ne ala, ne ala! Kimseye faydası olmaz şu karga murdarının. Yaptıkları anca zarar, ziyan. Bir de şu korkuluğun omuzlarına, kafasına konarlar “ gak gak “ diye öterler yüzlü yüzlü. Korkuluğun sadece adı korkuluk. Şu hale bak. Dört beş karga omuzlarına konmuş, yemişler tohumları, doymuşlar, güneşleniyorlar. Gel Mustafa, kovalım şunları “ diye söylendi. Mustafa ile dayısının geldiklerini gören kargalar uçup gittiler. Daha sonra dinlenmek için bir ağacın altına otururlarken Mustafa, dayısına: “ Dayıcığım, bu tarla hep böyle midir? “ dedi. “ Yani içinde çalışan, bekleyen olmadığı zamanlar kargalar tohumları yerler mi? “
    Dayısı: “ Yerler Mustafa’m yerler. Bunlar sahipsiz bir tarla görmesinler. Onu, yirmisi toplanır gelir. Böyle gündüzleri tarlada beklemezsen birkaç haftaya kalmaz toprakta bir tek tane bırakmazlar” dedi.

    Bunun üzerine Mustafa konuyu toparlama ihtiyacı hissetti: “ Peki dayıcığım, o zaman kargalar tohumları yiyip bitirmesinler diye sabahtan akşama kadar bekçilik yapmak zorunda kalıyorsunuz. “
    “ Aynen dediğin gibi oluyor Mustafa. Çiftlikte yapılacak bir sürü iş varken, ben buraya gelip karga peşinde koşuyorum. Ne yaparsın ki, bu bakla tarlası çok önemli. Baklalar olgunlaşınca hem kendimize yemeklik oluyor, hem de arabaya yükleyip pazarda satıyorum; iyi de para ediyor. “
    “ Demek ki burada bekçilik yapmak işleriniz için büyük engel teşkil ediyor, sevgili dayıcığım. O halde izin verirseniz yarından tezi yok kardeşim Makbule ile gelip burada bekleriz. Siz de çiftlikteki işleri yoluna koyarsınız. Kargaların tarlanızdan bir tek tohum yemelerine izin vermeyeceğimi bilmenizi isterim. “
    “ Hay, sen aklınla bin yaşa, Mustafa! Bak bu hiç aklıma gelmemişti. Daha önce defalarca düşünüp de içinden çıkamadığım bu büyük sorunu kolayca çözüverdin. Bugün akşama kadar burada kalırız. Tarla bekçiliği nasıl yapılır iyice öğrenirsin. Zaten zor bir tarafı yok canım. Biraz dikkatli olup kargaları kollaman yeterli. Akşama çiftliğe dönünce annene ben söylerim. Onun da rızasını almak lazım. “

    Ertesi sabah erkenden yengesinin hazırladığı börekleri bir torbaya koyan Mustafa kız kardeşi Makbule ile birlikte dayısının bakla tarlasına geldi. Gelir gelmez de, tarlaya inen kargaları kovalamaya başladılar. Öğle vaktine doğru ikisi de çok yorulmuştu. Bunun sebebi: Bir defa tarla oldukça büyüktü. Bir tarafa üç beş karga tohumları yemek için gelseler Mustafa ile Makbule hemen koşuyorlar kargaları kovalıyorlardı. Aynı kargalar uçuyorlar, tarlanın öteki tarafına iniyorlardı. Tarlanın bir başından bir başına koşup durmak onları yormuştu. İşin içine başka kargalar da karışınca durum iyice çekilmez hal almıştı.

    Öğle vakti bir köşede oturup yengesinin hazırladığı börekleri yerlerken Mustafa Makbule’ye sorunu kökünden halledecek bir yöntem bulduğunu söyledi ve şunları ekledi: “ Makbule, kargaların bize oynadığı oyunun bilmem farkında mısın? Biz bu tarlaya gelir gelmez acemi olduğumuzu anladılar. Uygulamak istediğim yöntem oldukça basit. Tarlanın ortasında bulunan kulübenin içinden tarlayı enlemesine bölen bir çizgi çektiğimizi farz edelim. Bu çizgi tarlayı iki eşit parçaya böler. Yukarı tarafta kalan parça biraz meyilli, burası benim olsun. Aşağı tarafta kalan parça dümdüz, burası da senin olsun. Herkes kendi bölgesindeki kargaların kovalanmasından sorumlu olacak. Eğer kendi bölgenin ortalarına yakın bir yerde durmaya özen gösterirsen sabahki yorgunluğunun iki kat azaldığını fark edeceksin. Şimdi konuyla ilgili bana sormak istediğin bir şey var mı? “

    “ Ne diyebilirim ki Mustafa abi. Sen yapmamız gerekeni tam olarak anlattın. Burada bana düşen görev anlattıklarını eksiksiz olarak uygulamamdır. ““ Aferin sana Makbule. Senin gibi söz dinleyen, kavrayışı kuvvetli bir yardımcı ile çalışmak benim için şereftir. Bu başarı sadece benim değil, ikimizin başarısı olacaktır. Şimdi biraz acele edelim, böreklerimizi yiyelim de işe başlayalım. Bak kargalara, meydanı boş bulunca nasıl da çoğalıverdiler. Belki şu an için tarlanın üstünde uçmaktan başka bir şey yaptıkları yok ama eğer acele etmezsek birer ikişer tarlaya inmeye başlayacaklarına eminim. Dayıma, kargaların tarlanızdan bir tek tohum yemelerine izin vermeyeceğim, diyerek söz vermiştim. “

    Mustafa’nın kendi buluşu olan yöntem başarılı oldu. Akşamüstü hava kararmaya başladığında kargalar geceyi geçirmek için konaklama yerlerine giderlerken aç ve yorgundular. Çiftlikte yenen akşam yemeğinden sonra Makbule, o gün olanları ve kargaların üzgün ve perişan bir şekilde gidişlerini anlatırken, odada bulunanlar kahkahalarla gülmekten kendilerini alamıyorlardı. Annesi Zübeyde Hanım, “ Benim Mustafa’m çok akıllıdır “ diyerek sarı saçlı, mavi gözlü oğlunu gururla alnından öperken, Mustafa vakur halini hiç bozmadan duruyor, sadece gülümsemekle yetiniyordu.

    SON

    ---------------------------------------------------------------------   

    VATAN SEVGİSİ
    Mustafa’nın kız kardeşi Makbule rahatsızlandığı için çiftlikte kalmıştı. Bugün Mustafa tek başına bakla tarlasında bekçilik yapacaktı. Şu karga kovalama işinin pek bir zorluğu kalmamıştı. Bakla tarlasına gelmeye başladığı ilk günlerde kargalar Mustafa’nın ne derece zorlu bir rakip olduğunu anlamışlar ve onun uyguladığı yöntemi müthiş bir mücadele örneği göstermelerine karşın boşa çıkaramamışlar, çekilip gitmişlerdi.

    Mustafa sabah erkenden bakla tarlasına gelince tarlanın tam ortasında bulunan kulübenin önüne bir sandalye çıkarıp oturdu. Aradan yarım saat geçmeden canı sıkılmaya başladı. Böyle boş oturmak O’na göre değildi. O, bir şeylerle meşgul olsun, bir işe yarasın, faydalı olsun isterdi. Dayısının bakla tarlasında bekçilik yapmakla bir işe yarıyordu, faydalı oluyordu, fakat bunlar yeterli miydi? Hayır, yeterli değildi. Ne yapabilirdi? Kulübede birkaç tane ders kitabı vardı. Kitap en iyi arkadaştı. Okurdun, öğrenirdin, fikirlerin gelişirdi. Mustafa bir kitap alıp okumaya başladı. Böylesi çok daha iyiydi, hem artık canı da sıkılmıyordu.

    Aradan iki saat geçmişti. Mustafa ilerideki tarlaların arasındaki patika yoldan yaşlı bir adamın geldiğini gördü. Yaşlı adamın yanında bir kuzu vardı. Onun gelip tarlanın kenarındaki bir ağacın altına oturmasını fırsat bilen Mustafa yerinden kalktı, kitabı kulübeye bıraktı ve yaşlı adamın yanına gitti. Mustafa söze şöyle bir giriş yaptı: “ Merhaba dede, nereye böyle? “
    Yaşlı adam: “ Yolcuyum ben evlat, kasabaya oğlumun yanına gidiyorum. Bu kuzuyu toruna hediye olarak götürüyorum. Geçen ay köye gelmişlerdi, bir hafta kaldılar. Torun kuzu diye tutturmuştu. Ben de, şimdi çok küçükler, biraz büyüsünler bir tane sana getiririm dediydim. Alsın kuzuyu besleyip büyütsün. Dünyada en önemli şey sevgidir. Sevgisiz kalmış bir insan kuru bir ağaca benzer. Zamanında onun kalbine sevgi tohumu ekilmemiştir, sevmek öğretilmemiştir. Bir bilinmezlik içinde bocalar durur. Yüzyıllardır süregelen anlamsız kargaşayı sevgi yoksunu insanlar çıkardılar. Toplumları birbirine düşman ettiler. Sonuçta bunun acısını insanlık çekti. İnsanlara sevgiyle yaklaşmalı, onların kalplerine sevgi tohumu ekmeliyiz. Sevmek çok güzel bir duygudur ve insanı hayata bağlar. Sevelim, sevilelim, hayatın tadına varalım. “
    Yaşlı adam konuşurken Mustafa oturmuş ve anlattıklarını ilgiyle dinlemişti. Şimdi söz hakkı Mustafa’nındı: “ Dede, bazı insanlar nedense vatanlarını sevmiyorlar. Ben vatanımı çok seviyorum ve bu vatanın evladı olduğum için gurur duyuyorum. Şimdi vatanlarını sevmeyenler vatanını sevmeyi nasıl öğrenecek ve ben vatan sevgimi nasıl geliştirebilirim. Tavsiyelerin neler olacak? “
    Mustafa’ nın coşku dolu konuşması yaşlı adamı şaşırtmıştı. On yaşlarındaki bir çocuğun bu derece bilgili ve kültürlü olması, düşüncesini korkusuzca söyleyebilmesi, öğrendiklerini yeterli bulmaması, yeni bir şeyler daha öğrenmek için soru sorması akıl alır gibi değildi. Hani bu yaşlardaki kaç çocuğun aklına gelirdi vatan sevgisi?

    Yaşlı adam düşüncelerinden sıyrılınca, gülümseyerek: “ Evlat, adını demedin bana, neydi adın? “ deyince Mustafa: “ Dede, benim adım Mustafa “ dedi.
    Bunun üzerine yaşlı adam: “ Sana tavsiyem Büyük Vatan Şairi Namık Kemal olacak. Namık Kemal, türlü engellemelere karşın vatanını çok sevdiğini haykırmaktan çekinmedi. Bu uğurda çok acı çekti, fakat hiçbir acı O’nu vatanına hizmetten alıkoyamadı. “
    Mustafa: “ Bundan sonra Namık Kemal’in şiirlerini daha bir önem vererek okuyacağıma söz veriyorum. Dede, mutluluk nedir sence? Ben mutlu olmak insandan insana değişebilir diyorum “ dedi.
    Yaşlı adamın mutluluk hakkında söyledikleri şunlar oldu: “ Mutluluk yaşamsal bir gerçektir yani yaşamda mutluluk vardır ve her insanın mutluluğu ayrıdır. Hakkın olan mutluluğu başkalarının mutluluğuna gölge düşürmeden istemek sana kalmıştır. Mutlu olmak için büyük şeyler istemek gerekmez. İnsan isterse bir kelebeğin uçuşunu görüp mutlu olabilir. Her neyse Mustafa yavaş yavaş kalkayım. Hava kararmadan kasabaya varmalıyım. Anlattıklarımın sana bir parça faydası olduysa ne mutlu bana. İyi günler dilerim. “

    Mustafa: “ Ne demek dede, hem de çok faydası oldu. Ben de sana iyi günler dilerim. Yolun açık olsun “ dedi. Mustafa yaşlı adam gittikten sonra kulübeye döndü ve sandalyesine oturarak konuşulanları düşünmeye başladı.

    SON


    -------------------------------------------------------------------
     
         
    ÇİFTLİKTEKİ HIRSIZ
    Bir akşam yemeği sonrasında çiftlikteki odada oturulmuş ve gündelik olaylar konuşuluyordu. Hüseyin Ağa: “ Yarın erkenden elma bahçesini çapalayıp, yabani otları ayıklamaya gidecektim ama çapayı bulamadım. Hanım, çapayı bir yere koymuş olmayasın? “
    Hüseyin Ağa’nın karısı: “ Efendi, çapanın alet dolabında olması lazım. İki gün önce temizlik yaparken oradaydı. “
    Hüseyin Ağa: “ Öyle de bugün akşamüstü baktım dolapta yoktu. Belki dedim sağa sola bırakmışlardır. Aradım, bulamadım. “
    Hüseyin Ağa’nın çocukları, Zübeyde Hanım, Mustafa ve Makbule çapayı almadıklarını söylediler. Bunun üzerine Hüseyin Ağa: “ Hanım, son günlerde çiftliğe yabancı biri geldi mi? “ diye sordu.
    Karısı: “ Hayır Efendi, kimse gelmedi. Hep biz bizeyiz. “
    Hüseyin Ağa: “ Desene çapa sır olup uçtu. “
    Mustafa fikrini söylemek ihtiyacını hissetmişti: “ Dayıcığım, çiftliğe hırsız girmiş olamaz mı? “
    Mustafa’nın sorusu odada bulunanların üzerinde soğuk duş etkisi yaptı. Gözler Mustafa’dan yana döndü.
    Hüseyin Ağa: “ Ne hırsızı? “ diyebildi.
    Mustafa: “ Bir hırsız gelmiştir, çiftliğe girip çapayı çalmıştır. “
    Hüseyin Ağa: “ İki gündür ben, yengen, annen ve çocuklar çiftliğin avlusundaydık. Ayrıca köpekler var. Onlar geceleri burada kuş uçurtmazlar. Hani dediğin olmaz diyemem ama biraz zor. Hem hırsız neden sadece çapayı alsın, öteki aletleri de alıp götürebilirdi. Bırak çapayı, aletleri, çiftlikte daha değerli pek çok eşya var. Bunlar dururken neden yalnızca çapayı aldı? “

    “ Dayıcığım, hırsızın ya çapa çok işine yarıyor ya da çapayı satmak kolayına geliyor. Sadece çapayı almasının nedeni vereceği zararın büyük olmasını istemediğinden, yani hırsız insaflı biri. Gündüz gelse gören olurdu. Kimse onu görmediğine göre gece geldi. Köpekler hırsızı tanıdıkları için ses çıkarmadılar. Bu da hırsızın köyden biri olduğunu gösteriyor. “

    “ Pes be Mustafa, senin zekâna diyecek yok doğrusu. Aslında ben de zeki sayılırım ama sen benden çok ileridesin. Ortada fol yok, yumurta yok , alt tarafı bir çapa kayboldu. Bana kalsa yarın çapayı arar dururum. Sana inanıyorum Mustafa ve yarın çapayı aramayacağım. Artık geceleri nöbet tutacağız. İlk nöbet benim. Eee, sen ne diyorsun Zübeyde, şu hırsız işine? “

    “ Mustafa’nın dediklerine katılıyorum. O, boşuna konuşmaz. Söyledikleri hep doğru çıkar. Daha on yaşında ama çok akıllı. Bambaşka bir çocuk. Darısı bütün çocukların başına. “
    Hüseyin Ağa gece yarısına kadar çiftliğin avlusunda nöbet tuttu. Daha sonra nöbeti Mustafa devraldı. Mustafa avluyu en iyi görebileceği yer olan çiftlik evinin birinci kat merdiveninin orta sırasına oturdu. Alet dolabının bulunduğu kulübe yan taraftaydı. Eğer hırsız gelirse önünden geçecek ve onu rahatça görecekti.

    Aradan bir saat geçmişti ki, Mustafa karşıdaki ağaçlıktan hızlı adımlarla yürüyerek gelen bir gölgenin alet dolabının bulunduğu kulübeye girdiğini gördü. Gölge, o kadar rahat hareket ediyordu ki, hayret edersin. Sanki babanın çiftliği, gel gir hiç korkmadan, dimdik yürü, kazma, kürek, çapa eline ne gelirse al git. Mustafa köyden olan bu adamı ay ışığı altında tanımıştı. Onun mert, dürüst biri olduğunu biliyordu. Konuşmuşlukları, tanışmışlıkları vardı. Bırak Hüseyin Ağa’yı, bırak çifti-çubuğu, benim küçük dostum, sen büyümüşsün küçülmüşsün ama yine büyüyorsun ve sonsuza dek büyüyeceksin diyen birinin yani bu adamın, kendisini hiçe saymasını, kendisinin de bulunduğu çiftlikten bir şeyler çalmasını onuruna yediremedi. Mustafa kızgın bir şekilde yerinden kalktı, gitti kulübenin kapısının dört-beş metre gerisinde durdu, ellerini beline dayadı, bekledi. Biraz sonra kulübeden çıkan adam kapıyı kapadı. İki adım attı, Mustafa’yı gördü, elindeki kürek yere düştü. Adamın gözleri yaşardı, belli ağlıyordu. Adam elinin tersiyle gözyaşlarını sildikten sonra başını sağa-sola birkaç kere salladı ve küreği yerden alarak Mustafa’nın yanından yürüdü, gitti.
    Mustafa o gece sabaha kadar nöbet tuttu. Aslında Mustafa’dan sonra nöbet sırası amcasının oğluna geliyordu ama Mustafa amcasının oğlunun yerine de nöbet tutmuştu. Çünkü O, yarın yapacağı girişimleri bir plan dahilinde belirlemek istiyordu. Adam çapayı, küreği çalmıştı ama bunun bir nedeni olmalıydı. Kimse durup dururken başkasının malını izinsiz almazdı. Bu bir suçtu fakat suçluyu suç işlemeye iten nedenler vardı. Nedenlerin sebepleri vardı.

    Mustafa ertesi gün öğle vakitleri adamın evine gitti. Kapıyı dokuz yaşındaki Ahmet açtı.
    Mustafa: “ Vay Ahmet, canım kardeşim. Nasılsın, iyi misin? Ben geldim. “
    Ahmet: “ Hoş geldin, Mustafa abi. Sağ ol, iyiyim. “
    Mustafa: “ Ayşe nerede? Neden buraya gelmiyor? “
    Ahmet: “ Mustafa abi, Ayşe annemin yanında. Annem bir haftadır hasta. Babam annem ölmesin diye dün kasabaya yürüyerek gitti. Birisi çapa vermiş ödünç diye, onu rehin bırakıp ilaç almış. İlacı anneme içirdik. Bu sabah babam yine kasabaya gitti. Elindeki küreği rehin bırakıp ilaç alacakmış. Daha sonra babam çapayla küreği parasını ödeyip geri alacak ve sahibine teslim edecekmiş. Babamın getireceği ilaç annemi iyileştirecekmiş. Sence annem iyileşir mi Mustafa abi? “

    İnsanın taş yürekli olması lazımdı bu durum karşısında ağlamaması için. Mustafa gözyaşlarını tutamadı. Birkaç dakika sonra Mustafa ile Ahmet içeri girdiler. Ayşe yatakta yatan annesinin başucundaki sandalyede oturuyordu. Mustafa’yı görünce ayağa kalktı. Hasta kadın kollarını iki yana açarak Mustafa’nın sarılmasını bekledi. Mustafa sandalyeye oturdu ama bu davranışının sebebini açıklaması gerekti:  “ Yengeciğim iyileşince birbirimize sarılırız. Yine eskisi gibi güzel günlerimiz olacak. Bundan sonra daha fazla evinize geleceğim. Yanlış bir hareketiniz hastalığınızın artmasına yol açabilir. Bunun için size sarılmadım. “
    Hasta kadın zorlukla konuştu: “ Olur Mustafa. Dediğin gibi olsun. Ben de en kısa zamanda iyileşmeye bakarım. “
    Daha sonra çiftliğe dönen Mustafa olanlardan kimseye söz etmedi. Yeni gelen ilaçları içen kadın on beş gün içinde iyileşti. Adam başkasının tarlasında çalışarak kazandığı parayla çapayı ve küreği rehinden kurtardı. Bir gece yarısı son defa çiftliğe girerek çapayla küreği yerine bıraktı. Son sözü Mustafa söyledi:  “ Akıl ve mantık çizgisinden ayrılmayan insan olmanın bilincine varır. İnsan iradesini kullanarak gerçekleri görür. Yanlışta bile olsan doğru gözünün önündedir. Gözünün önündekini görmek için, göz kapaklarını aralarsın yani okuyup öğrenirsin.

    SON

    ---------------------------------------------------------------------          

    ARKADAŞ DEDİĞİN BÖYLE OLUR
    Bazı günler Mustafa Makbule’yi bakla tarlasında yalnız bırakıp çevrede gezmeye çıkıyordu. Bir gün Mustafa gezerken bir kaval sesi duydu. Bu kavalı kimin çaldığını merak edip kaval sesinin geldiği tarafa doğru yürüdü. Biraz gidince baktı ilerdeki bir ağacın altında on yaşlarında bir çoban kaval çalıyor, etrafında da koyunlar otluyordu. Mustafa bu çocuğun kavalıyla yarattığı sihirli dünyasını bozmak istemedi. “ Varsın çalsın garip “ diye düşündü. “ Ben de o kaval çalmayı bırakıncaya kadar burada oturur, beklerim. “

    Aradan yarım saat geçti. Çocuk, türküler, oyun havaları çaldıktan sonra kavalını ağaca yasladı ve azık torbasını açıp yanında getirdiği yiyecekleri yemeye başladı. Mustafa oturduğu yerden kalktı, çocuğun yanına doğru yürümeye başladı. Karşıdan birisinin gelmekte olduğunu otların hışırtısından duyan çocuk başını kaldırdı. Geleni tanımıyordu. “ Acaba kim ki? “ diye düşündü. Mustafa çocuğun yanına gelince gülümseyerek:  “ Merhaba arkadaş, afiyet olsun “ dedi. “ Benim adım Mustafa. İzin verirsen yanına oturmak istiyorum. “

    Çoban çocuk:  “ Tabii gel gel, buyur şöyle “ dedi. “ Hem bak acıktıysan hiç çekinme ye bir şeyler karnını doyur. Yemezsen, darılırım. “
    Mustafa çocuğun yanına oturdu. Sessizce ikisi birlikte yemeklerini yediler. Daha sonra Mustafa: “ Arkadaş, çok güzel kaval çalıyorsun. Kendi kendine mi öğrendin yoksa bir öğreten mi oldu? “ diye sordu.

    Çoban çocuk:  “ Köylük yerde böyle eften püften işleri öğreten olmaz “ dedi. “ Benim dedem de çoban, babam da çoban, eh, ben de çoban. Beş yaşına bastığımda babam, haydi bakalım Ali, al güt şu koyunları, deyip on tane koyun verdi bana. O günden bu yana çoban olup çıktık işte. Dedemi, babamı kaval çalarken dinledimdi. Bir gün canım sıkıldı, bu kavalı yaptım. Öyle böyle derken öğrendim çalmasını. Güzel çaldığımı az önce sen dediydin. Sağ olasın. “

    “ Peki arkadaş, çoban olarak yaşamını sürdüreceğini söylüyorsun. Tabiatla iç içesin, koyunlarını güdüyorsun, dilediğince kavalını çalıyorsun. İşine pek karışan olmaz. Özgürsün, belki mutlusun da. Fakat senden öncekilerden gördüğün, onların yaşadığı yaşam tarzının dışına çıkarak, dışarıya taşarak, daha aktif bir hayat yaşamayı arzulamaz mısın? Kendine bir hedef seçersin ve hedefine varmak için yeterli bilgiyi öğrenmeye okula gidersin. Bu ön bilgiyi öğrendikçe, öğrendiklerinin ışığında fikirlerini geliştirirsin. Eğer isterse kişi vatanına, milletine faydalı olabilecek pek çok iş başarır. “

    “ Ne yalan söyleyeyim, söylediklerinin bazı yerlerini tam olarak anlayamadıysam da çoğunu anladım. İyi güzel diyorsun da bizim köyde okul yok ki. Şehirdeki okula gitmeye kalksam, hiç tanıdığımız yok orada, kalacak yerim yok. Zaten babamlar bırakmazlar gideyim. Belki onlar da isterler Ali amir-memur olsun ama şu gördüğün koyunların başına bir çoban lazım. Herkes amir-memur olsa, çobanlığı kim yapacak? Boş ver beni be, düşünme beni be, bırak ben çoban kalayım. Sen asıl kendinden haber ver, buralarda kimlere misafir geldin ki? Hem senin geldiğin şehir büyük mü? Sizin okulda çok çocuk var mı okula giden? “

    “ Bak arkadaş, hayatta insanın eline birtakım fırsatlar geçer. Önemli olan ele geçen bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmektir. Bunun için de gayret gereklidir. Eğer biz seçtiğimiz hedefe ulaşmak için yeterli gayreti göstermezsek, zaman içinde, hedefimize gittikçe yaklaştığımızı değil, bilakis hedefimizden giderek uzaklaştığımızı fark ederiz. Kimsenin kimseye zorla meslek seçtirmesine taraftar değilim. Severek yapılmayan bir iş, bir uğraş, kişiye hayatı anlamsız kılar. Böyle biri de, eğer çıkış yolu bulamazsa yani hayatını anlamsızlıktan kurtaramazsa vatanına, milletine gerektiği şekilde faydalı olamaz. Şimdi arkadaş, sen şehirdeki okula gitmeye kalksan orada yatılı bir okula girerdin ve kalacak yer diye bir sorunun olmazdı. Az önceki sözlerinden bunun için birtakım engeller çıkabileceğinden çekindiğini anladım. Ayrıca da, senin buradaki yaşantından pek şikayetçi olmadığını fark ettim. Fakat okuma-yazma isteği ile yanıp tutuştuğun belli. Benim okuduğum okulda okuyan çocukları merak etmen bunu gösteriyor.  Ben, annem ve kız kardeşimle birlikte Selanik’ten dayım Hüseyin Ağa’nın yanına geldik. Kız kardeşimle birlikte dayımın bakla tarlasında bekçilik yapıyoruz. Fırsat buldukça çevrede gezintiye çıkıyorum. İşte böyle bir gezinti anında seni gördüm, yanına geldim, oturduk, konuşuyoruz. İki ay kadar dayımın çiftliğinde kalacağız. Yani iki ay seninle bir arada olabiliriz demek istiyorum. Arkadaş, eğer istersen sana okuma-yazma öğretmek istiyorum. Biz buradan giderken sen okuma-yazma öğrenmiş olursun ve sana bırakacağım ders kitaplarını okuyup iyice öğrenirsin. Bu arada boş durmayıp arkadaşlarına da okuma-yazma öğretmek için çaba sarf edersin. Yakın bir gelecekte sizin köyün öğretmeni olursun. Ne dersin arkadaş, ister misin okuma-yazma öğrenmek? “

    “ Tabii ki, isterim istemesine de, becerebilir miyim dersin okuma-yazma öğrenmeyi? “
    “ Becerirsin, becerirsin. Sen istedikten, biraz da gayret gösterdikten sonra başarılı olmaman için hiçbir neden göremiyorum. “
    Mustafa daha sonra konuşmasının bir bölümünde Selanik’te Şemsi Efendi’nin İlkokulunda okuduğunu fakat babası Ali Rıza Efendi’nin ölümü üzerine, annesi ve kız kardeşiyle dayısının yanına geldiklerini anlattı. İlkokulu bitirdikten sonraki amacının Askeri Rüşdiye’nin imtihanlarını kazanarak oraya girmek, Rüşdiye’yi bitirdikten sonra yüksek öğrenimine devam ederek sonunda subay olmak olduğunu belirtti. Mustafa ile Ali bir süre daha konuşmalarına devam ettiler ve yarın aynı yerde buluşmak üzere birbirlerinden ayrıldılar.

    Mustafa fırsat buldukça Çoban Ali ile bir araya geldi; ona okuma-yazma öğretebilmek için çırpınıp durdu. Mustafa’nın bu iyi niyetli çabaları boşa gitmedi. Bir süre sonra Ali, okuma-yazma öğrenmeye muvaffak oldu. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra Mustafa:  “ Arkadaş, annem beni Selanik’e teyzemin yanına gönderiyor. Yarın gidiyorum. Selanik’te okumaya devam edeceğim. İşte ders kitaplarımı getirdim. İlk tanıştığımız günkü konuştuklarımızı unutmadın sanırım. Bu kitapları iyice oku, öğren. Fakat öğrendiklerin sende kalmasın. Öğrendiklerini arkadaşlarına da öğret, onlara da okuma-yazma öğret. Bir ülkede cahiller ne kadar çoksa, o ülke, o kadar geri kalmış demektir. Ülkemizin medeni milletler seviyesine erişebilmesi, her ferdin, üzerine düşen görevi yapmasıyla gerçekleşir. Sadece ben okuma-yazma biliyorum, ben bilgiliyim demekle olmaz. Başkalarına da okuma-yazma öğretmedikçe, eğitmedikçe, bilgilendirmedikçe görevin tamamlanmış sayılmaz, yarım kalır. Bunu sakın aklından çıkarma. En güzel günler senin olsun arkadaş, hoşça kal. ” dedi ve elini uzattı.
    Çoban Ali, kendisine uzatılan dost eli sevgiyle sıktıktan sonra:  “ Seni subay olmuş yürürken görür gibi oluyorum, Mustafa. İnşallah vatana, millete yararlı olursun. Mustafa adını hiç unutmayacağım, sen de, Çoban Ali adını unutma. Subay olunca fırsat bulursan gel gör beni, ben hep buralardayım, olur mu Mustafa? “ derken göz pınarlarından akan yaşları silmek gereğini duymuyordu.

    SON


    ATATÜRK'ÜN LİDERLİK SIRLARI
    Tutku Yayınevi
    7. Basım Haziran 2011
    Sayfa 40 - 53

    YAŞAMA YÖN VERENLER
    Atatürk'ün Çocukluk Anıları
    Ata Yayıncılık - Ankara 2012
    Sayfa 15 - 36

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      İNKILAP TARİHİ İLK 4 ÜNİTENİN MADDELİ ÖZETİ
    Yazar: fazlı - 14/03/2021, 16:49 - Forum: Ders Notları - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .docx   
  • Boyut: 52.17 KB
  • İndirme Sayısı: 541


  • İNKILAP TARİHİ İLK 4 ÜNİTENİN MADDE MADDE ÖZETİ

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      7.4.4 ÖZGÜR DÜŞÜNCE VE BİLİM KAZANIM TESTİ
    Yazar: kasaturex - 14/03/2021, 12:42 - Forum: Konu Kazanım Testleri - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.

    CEVAPLAR EKLENMİŞTİR.

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      6.5.2 KAYNAKLARI DOĞRU KULLANIYORUM KAZANIM TESTİ
    Yazar: kasaturex - 14/03/2021, 12:40 - Forum: Konu Kazanım Testleri - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.

    CEVAPLAR EKLENMİŞTİR

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      5.4.5 ARAŞTIRMA YAPIYORUM KAZANIM TESTİ
    Yazar: kasaturex - 14/03/2021, 12:37 - Forum: Konu Kazanım Testleri - Yorum Yok


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .pdf   
  • Boyut: 1.04 MB
  • İndirme Sayısı: 401


  • CEVAPLAR EKLENMİŞTİR.

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır

      seri 4
    Yazar: MERSİNLİ3325 - 13/03/2021, 11:03 - Forum: Liselere Giriş Sınavı Denemeleri - Yorumlar (5)


    Dosyayı İndirmek İçin Lütfen Bir Kez Tıklayınız. Denemelerin Cevap Anahtarları Sadece Öğretmenler İle Paylaşılmaktadır.
    .docx   
  • Boyut: 44.41 KB
  • İndirme Sayısı: 230


  • ............

    Devamını Oku..
    Bu konuyu yazdır


    Türkiye
    Powered by MyBB © 2002-2025 MyBB Group
    Forum Destek Yetkilisi: Samed BAYRAM


    Türkiye